SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-MUSAKAT (ŞİRB)

<< 1063 >>

باب: من قال: إن صاحب الماء أحق بالماء حتى يروى،).

2. SU SAHİBİ, İHTİYACINI TAM OLARAK KARŞILAYINCAYA KADAR SUDA DİĞER KİMSELERDEN DAHA ÇOK HAK SAHİBİDİR

 

لقول النبي صلى الله عليه وسلم: (لا يمنع فضل الماء

Çünkü Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "(İhtiyaçtan) daha fazla olan sudan, başkalarının istifade etmesi engellenemez" buyurmuştur.

 

حدثنا عبد الله بن يوسف: أخبرنا مالك، عن أبي الزناد، عن الأعرج، عن أبي هريرة رضي الله عنه: أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال: (لا يمنع فضل الماء ليمنع به الكلأ).

 

[-2353-] Ebu Hureyre r.a.'in rivayet ettiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Meradaki herkesin yararına açık olan otların büyümesine engel olacak şekilde ihtiyaçtan fazla olan su'dan istifade edilmesi engellenemez. "

 

Tekrar: 2353, 6962

 

 

حدثنا يحيى بن بكير: حدثنا الليث، عن عقيل، عن ابن شهاب، عن ابن المسيب وأبي سلمة، عن أبي هريرة رضي الله عنه: أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال: (لا تمنعوا فضل الماء لتمنعوا به فضل الكلأ).

 

[-2354-] Ebu Hureyre r.a.'in rivayet ettiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "İhtiyaç fazlası su'dan yararlanılmasına engel olmayın. Çünkü aksi halde ihtiyaç fazlası atlardan istifade edilmesine engel olmuş olursunuz."

 

 

AÇIKLAMA:     İbn Battal şöyle demiştir:   "Alimler, su sahibinin, ihtiyacını tam olarak giderene kadar söz konusu suda herkesten daha çok hak sahibi olduğunda görüş birliği içindedir."

 

Alimlerin görüş birliğinin dayanağı, suyun mülk edinilebileceğine ilişkin görüştür. Bu görüş, alimlerin çoğunluğuna aittir ki, yukarıdaki görüş birliği de, suyun mülk edinilebileceğini benimseyen alimlere aittir.

 

Hadis, suyun satılmasının caiz olduğunu göstermektedir. Çünkü ihtiyaç fazlası suyu başkalarına vermemek yasaklanmıştır. Yoksa bizatihi suyun (satılması) yasak.lanmamıştır. Yasaklama, su verilmesi emredilen kimsenin, başka bir su bulamamış olması ile ilgilidir. Burada amaç, otlakta beslenen hayvanı bulunan kimselere, sudan istifade etme imkanı sağlamaktır. Hiçbir kimse, su sahibinin, mal sahibi buna güç yetirebildiği halde bizzat kendisinin başkasının hayvanlarını sulaması gerektiğini söylememiştir.

 

"Ot" ifadesi, hem kuru hem de yaş otları kapsamaktadır. Burada, bir kuyunun çevresinde bulunan, sulanması için başka bir su bulunmayan, insanların, söz konusu su ile hayvanlarını sulamadığı sürece, otu yedikten sonra susuz kalacakları için otlardan yararlanması da mümkün olmayan sular kastedilmektedir. Bu nitelikte olan suların kullanımını engellemek, bir bakıma otlakların yasaklanması anlamına gelir. Alimlerin çoğunluğu hadisi bu şekilde açıklamıştır. Bu yoruma göre suyun sadece hayvanları bulunan kimselere verilmesi gerekir. Susadıkları zaman çobanlar da bu hükme dahil olur. Çünkü çobanın su içmesini önlemek onun, hayvanları otlakta gütmelerini imkansız hale getirir.

 

Bazı Maliki alimler, bu hadisi, seddü'z-zerıa'ya delilolarak getirmiştir. Çünkü suyu insanlara vermemek, otlardan istifadeye mani olduğu için yasaklanmıştır.

 

 

باب: من حفر بئرا في ملكه لم يضمن.

3. KENDİ MÜLKÜNDE KUYU KAZAN KİMSE KUYUDAN DOLAYI MEYDANA GELEN ZARARI TAZMİN ETMEZ

 

حدثنا محمود: أخبرنا عبيد الله، عن إسرائيل، عن أبي حصين، عن أبي صالح، عن أبي هريرة رضي الله عنه قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (المعدن جبار، والبئر جبار، والعجماء جبار، وفي الركاز الخمس).

 

[-2355-] Ebu Hureyre r.a'den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Madenierin, kuyuların ve hayvanların verdiği zararlar tazmin edilmez. Rikazın beşte birini (humus) vermek gerekir."

 

 

AÇIKLAMA:     İbnü'l-Müneyyir şöyle demiştir:  "Hadiste her hangi bir kayıt bulunmamakla birlikte konu başlığında, "kendi mülkünde" şeklinde sınırlama yapılmıştır. Bu da bir tür mutlak ifade olup tazmin sorumluluğunu düşürme bakımından daha kuvvetlidir. Çünkü başkasının mülkünde kuyu kazan kimse, kuyudan dolayı meydana gelen zararı tazmin etmediğine göre, kendi mülkünde kazan kimse evleviyetle tazmin etmez. Alimler çoğunluğu, kendi mülkü - başkasının mülkü şeklinde bir ayırıma gitmiştir. Kufeli alimler ise bu görüşe karşı çıkmışlardır. Bu konudaki geniş açıklama "diyet" bölümündeki hadis ele alınırken yapılacaktır. (bkz.6912. hadis. )