باب: من
قال: إن صاحب
الماء أحق
بالماء حتى
يروى،).
2. SU SAHİBİ, İHTİYACINI TAM OLARAK KARŞILAYINCAYA KADAR SUDA
DİĞER KİMSELERDEN DAHA ÇOK HAK SAHİBİDİR
لقول
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (لا يمنع فضل
الماء
Çünkü Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "(İhtiyaçtan)
daha fazla olan sudan, başkalarının istifade etmesi engellenemez"
buyurmuştur.
حدثنا
عبد الله بن
يوسف: أخبرنا
مالك، عن أبي الزناد،
عن الأعرج، عن
أبي هريرة رضي
الله عنه: أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال: (لا
يمنع فضل
الماء ليمنع
به الكلأ).
[-2353-] Ebu Hureyre r.a.'in rivayet ettiğine göre Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Meradaki herkesin yararına açık olan
otların büyümesine engel olacak şekilde ihtiyaçtan fazla olan su'dan istifade
edilmesi engellenemez. "
Tekrar: 2353, 6962
حدثنا
يحيى بن بكير:
حدثنا الليث،
عن عقيل، عن
ابن شهاب، عن
ابن المسيب
وأبي سلمة، عن
أبي هريرة رضي
الله عنه: أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال: (لا
تمنعوا فضل
الماء
لتمنعوا به
فضل الكلأ).
[-2354-] Ebu Hureyre r.a.'in rivayet ettiğine göre Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "İhtiyaç fazlası su'dan
yararlanılmasına engel olmayın. Çünkü aksi halde ihtiyaç fazlası atlardan
istifade edilmesine engel olmuş olursunuz."
AÇIKLAMA: İbn Battal şöyle demiştir: "Alimler, su sahibinin, ihtiyacını tam
olarak giderene kadar söz konusu suda herkesten daha çok hak sahibi olduğunda
görüş birliği içindedir."
Alimlerin görüş birliğinin dayanağı, suyun mülk
edinilebileceğine ilişkin görüştür. Bu görüş, alimlerin çoğunluğuna aittir ki,
yukarıdaki görüş birliği de, suyun mülk edinilebileceğini benimseyen alimlere
aittir.
Hadis, suyun satılmasının caiz olduğunu göstermektedir. Çünkü
ihtiyaç fazlası suyu başkalarına vermemek yasaklanmıştır. Yoksa bizatihi suyun
(satılması) yasak.lanmamıştır. Yasaklama, su verilmesi emredilen kimsenin,
başka bir su bulamamış olması ile ilgilidir. Burada amaç, otlakta beslenen hayvanı
bulunan kimselere, sudan istifade etme imkanı sağlamaktır. Hiçbir kimse, su
sahibinin, mal sahibi buna güç yetirebildiği halde bizzat kendisinin başkasının
hayvanlarını sulaması gerektiğini söylememiştir.
"Ot" ifadesi, hem kuru hem de yaş otları kapsamaktadır.
Burada, bir kuyunun çevresinde bulunan, sulanması için başka bir su bulunmayan,
insanların, söz konusu su ile hayvanlarını sulamadığı sürece, otu yedikten
sonra susuz kalacakları için otlardan yararlanması da mümkün olmayan sular
kastedilmektedir. Bu nitelikte olan suların kullanımını engellemek, bir bakıma
otlakların yasaklanması anlamına gelir. Alimlerin çoğunluğu hadisi bu şekilde
açıklamıştır. Bu yoruma göre suyun sadece hayvanları bulunan kimselere
verilmesi gerekir. Susadıkları zaman çobanlar da bu hükme dahil olur. Çünkü
çobanın su içmesini önlemek onun, hayvanları otlakta gütmelerini imkansız hale
getirir.
Bazı Maliki alimler, bu hadisi, seddü'z-zerıa'ya delilolarak
getirmiştir. Çünkü suyu insanlara vermemek, otlardan istifadeye mani olduğu
için yasaklanmıştır.
باب: من
حفر بئرا في
ملكه لم يضمن.
3. KENDİ MÜLKÜNDE KUYU KAZAN KİMSE KUYUDAN DOLAYI MEYDANA GELEN
ZARARI TAZMİN ETMEZ
حدثنا
محمود: أخبرنا
عبيد الله، عن
إسرائيل، عن
أبي حصين، عن
أبي صالح، عن
أبي هريرة رضي
الله عنه قال: قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: (المعدن
جبار، والبئر
جبار،
والعجماء
جبار، وفي
الركاز الخمس).
[-2355-] Ebu Hureyre r.a'den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Madenierin, kuyuların ve hayvanların
verdiği zararlar tazmin edilmez. Rikazın beşte birini (humus) vermek
gerekir."
AÇIKLAMA: İbnü'l-Müneyyir şöyle demiştir: "Hadiste her hangi bir kayıt
bulunmamakla birlikte konu başlığında, "kendi mülkünde" şeklinde
sınırlama yapılmıştır. Bu da bir tür mutlak ifade olup tazmin sorumluluğunu
düşürme bakımından daha kuvvetlidir. Çünkü başkasının mülkünde kuyu kazan
kimse, kuyudan dolayı meydana gelen zararı tazmin etmediğine göre, kendi
mülkünde kazan kimse evleviyetle tazmin etmez. Alimler çoğunluğu, kendi mülkü -
başkasının mülkü şeklinde bir ayırıma gitmiştir. Kufeli alimler ise bu görüşe
karşı çıkmışlardır. Bu konudaki geniş açıklama "diyet" bölümündeki
hadis ele alınırken yapılacaktır. (bkz.6912. hadis. )